1 Aralık 2009 Salı

Herkese güzel bir hafta diliyorum...


Bayram tatiline ufaktan bir moral bozukluğuyla girmiş olsamda sonrasında bayram heyecanı mıdır nedir sildim attım bu keyifsizliğimi... Hem maddi hem manevi emek verdiğim mali müşavirlik sınavını 4 puanlık bir eksik yüzünden 56 ile kazanamamışım, üstelikte bu son hakkımdı. Her sınav ayrı bir maliyet olduğundan 4 sınav hakkıma zaten girmemiştim, bu sınavda da talihsizlikler peşimi bırakmayınca olan oldu. Artık bundan sonra; hayırlısı buymuş ne yapalım, bir daha ki sefere inşallah deyip yüklü maliyetine katlanarak para bulup buluşturup yeniden dosya açtırır mıyım, yoksa bazı sorularda bildiğim halde nasıl olurda doğru cevabı silip yanlışı işaretlediğim için optik okuyucunun ya da dikkatsizliğimin gazabını düşüne düşüne üzülmeye devam mı ederim emin değilim:))) Esra Hocam kulakları çınlasın o kadar da söylemişti "ilk akla gelen Allah'tandır ikincisi şeytandandır" diye; Yok sanki ben bunu hiç duymamışım, Sen sil doğruları, yanlışı karala:((( Offf! Aklıma geldikçe hala kendime çok kızıyorum; Nasıl olur nasıl? diye. Neyse, hayat devam ediyor, iyisiyle kötüsüyle yapacak bir şey yok... Mevlâm görelim neyler Neylerse güzel eyler...

Gelelim Bayram tatilimize;
İlk iki gün bayram telaşı, aile ziyaretleri... Ardından güzel bir sahil keyfi... 3.gün bir gece önce 4'e kadar dvd film izlendiği için tembellik edip 1'de uyanınca ikindi kahvaltısı mahiyetinde bir kahvaltı ardından aylak aylak bir alışveriş keyfi ve güzelim ilçemizin en kalabalık sokağında tur atmalarımız sonrası havayı güzel bulup bu keyfi Ayazma'da tellendirdiğimiz çaylar eşliğinde künefe ile tatlandırmamız... 4. gün tatilin bitmesine az kaldı daha ballı bir şey yapmak lazım diyerek plansız programsız yola çıkıp, istikamet Sarıyer deyip soluğu Emirgan Korusu'nda almamız, harikaydı doğrusu...

İstinye Park'ın kalabalığına, yılbaşı cümbüşüne inat biz soluğu Emirgan Korusu'nda aldık. Önce güzel bir yürüyüş yaptık, havuz başında resimler çekildik. Hava kararır kararmaz muhteşem Boğaz manzarası eşliğinde SARI KÖŞK'ün özel balkonunda akşam yemeğimizi yedik. Işıl ışıl bir köşk burası, harika resimler, panolar var duvarlarında, tavan süslemeleri son derece etkileyici. Kendinizi sanki bir sinema locasında sanıyorsunuz; üst kattaki bu güzel balkonda yemeğinizi ve tatlılarınızı yerken, eşsiz manzaranın verdiği dinginliği içinizde hissettiğinizde... Üstelik manzara hem gündüz hem akşam büyüleyici burada... Fakat o ne huzurdu, anlatamam... Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir güzellik desem yeridir. Hep Hidiv Kasrı'ndan hayran hayran bakıp selam yollardık ya buralara, şimdi Sarı Köşk'ten selam yolluyorduk Hidiv Kasrının akşamları renk renk olan güzelim kulesine... Tüm asaletiyle karşımızdaydı Boğaziçi...
Lale zamanı annelerimizi de alıp kahvaltı için tekrar gelelim diyerek ayrıldık bu şahane mekandan... Dönüşte İstinye Limanı'nda şöyle bir gezdik, denizin kıyısında da güzel yerler vardı doğrusu; bir gün yolunuz düşsün derim.

Gecenin sonunda sahlebinizi yudumlamayı sakın unutmayın, nefis oluyor... Sanki o olmazsa olmazmış, geceyi buralarda bitirip köprüden geçemeyecekmişsiniz gibi geliyor:)))

Ve bugün işimizin başındayız; neşe dolu, sağlıklı, mutlu bir hafta olsun dileklerimle, sevgiler...

Hiç yorum yok: