21 Mayıs 2010 Cuma

"Ağlamak ve Gülmek"


Bir ikilidir ağlamak ve gülmek. Ağlamak, sanılanın aksine çaresizlik, zayıflık, güçsüzlük demek değildir bence.

Gariptir belki… Ama ben ne zaman ağlayan birini görsem, içim gerçekten acısa dahi bir miktar da sevinirim.

Çünkü üzülmeyi becerebilen bir kişi, sevmeyi de bir o kadar iyi becerebilir. Çünkü, ağlayabilen bir insan gülmenin

o mükemmel kıymetini belki de daha iyi anlıyabilir.Bilirim ki, ağlayan bir kişinin kalbi henüz nasır tutmamıştır.

Yüreği katılaşmamış, duyguları bitmemiştir. Hani derler ya, “Kalp ağlamazsa göz yaşı da akmaz…” İşte böyle bir şey…

Sevindiğinizde, mutluluktan uçacak olduğunuzda nasıl kahkahalar atarsınız ya! Üzüldüğünüzde de dökülen

gözyaşları bir o kadar değerlidir. Sinirli ve kibirli olduğumuzda, öfke ve intikam duygusu dolacağımıza, kalbimizi

nasırlaştıracağımıza, gözlerimizle ağlama olgusu yerine getirmek belki de en iyisidir. Belki hakikati değiştirmez,

ama… Kalbinizin doğru ateşi bularak yumuşamasına vesile olur.Ağlayan bir kişi gördüğünüzde, ona samimi

birkaç söz, birkaç dokunuş ya da uzatılan bir mendil ona yapılacak en büyük destektir. Bunlar, bin türlü sözcük,

davranıştan belki de daha önemli, daha kıymetlidir..Bence, ağlamak insanın insan olmasını gerektirdiklerinden

biridir. Ve… Ağlamakla gülmek olmazsa olmaz bir ikilidir.
Tıpkı evrende bulunan diğer zıtlıklar gibi....

Güzel bir deneme yazısından alıntıdır.

Hiç yorum yok: