27 Aralık 2009 Pazar

Cumartesi hikayesi


Çok hızlı bir gün oldu diyebilirim. Ordan oraya... Önce kitabevlerini dolaştık; iki kitabı bulamadık, pahalı olanların hepsi kitapçılarda var, 5-6 tl'nın altında olanlar niyeyse yok; sanki hepsi birlik olmuş velilere eziyet olsun diye... Artık onlara da Gülperi'yle bakacağız kitapyurdundan. Sıra alışveriş için sahile inmekteydi, fotoğraf makinasını yanıma almam da iyi olmuş doğrusu:)) Rengarenk her şey...

Deniz kenarı biraz serindi ama sahilin nefis havası, Adaların güneş altında muhteşem parıltısı sayesinde her yer cıvıl cıvıl, çoluk çocuktu. Herkes pür neşe geziyordu.
Arabadan iner inmez bizi karşılayan restoranların balkonlarında ki çiçeklereyse bayıldım; aşağıdaki resme tıklarsanız bu güzel çiçekleri siz de görebilirsiniz.



Gün içinde en çok hediye alırken oyalandık diyebilirim, bayanlar için olan reyonları transit geçerken kızım ve eşim için koşturdum durdum. Bakar bakmaz beğendiğim, çok hoş baklava dilimli bir kazağı hediye olarak aldıktan sonra, kızımın hediyesi için kabin önünde beklemelerim bir türlü bitmek bilmedi:)) Kurdaleli kızlı bluze bayıldım illa alalım dedim ama ne yaptıysam aldıramayınca, eh ben de giyinemeyeceğime göre resmini çekeyim bari dedim; fena mı oldu konu başlığında kullandım:))


Yok o dar geldi, bu bol, bu sade, bu küçük... derken, aldı da bir şeyler mağazadan çıkabildik. Bizim zamanımızda annem garson boy diye arardı kıyafetlerimizi, bulmakta zorlandığında da "bu yaşlarda kıyafet bulmak ne zor çocuklara" diye babama dert yanardı. Şimdi kıyafet bol ama çocuklar bir değişik; hem zor beğeniyorlar, hem süslü püslü olsun istiyorlar. Neyse ki; Hilal hanım söylensede sınırlarını biliyor Allaha şükür, beni çok uğraştırmıyor, onu da bunu da istiyorum diye...

Sonra Migros'a girdik, alışverişimizi yaptık. Kasalarında anormal bir yoğunluk olduğundan çıkar çıkmaz kendimizi Adalar'a bakan güzel bir çay bahçesine attık. Ufak bir atıştırmadan ve soluklanmadan sonra evimizin yolunu tuttuk. Yorulmuştum ama balık ve salata yapmaya gücüm kalmıştı sanırım. Üzerine de tembellik ettiğimden eşim tulumba tatlısı alıp gelmişti, iyi oldu. Bir o kalmış zaten resme yansımayan bugünden:))


İsteyene hamsi pilaki, isteyene tekir balığı kızartması

4 yorum:

fatma dedi ki...

o ne güzel gezmişsin havada güzel unlarınıda güle güle kullan anlaşılan sinangil beni sevmedi benden başka herkese gönderdi

cingifilli dedi ki...

ne güzel paylaşmışsınız okurken çok eğlendim:)

Ballı Cimcime dedi ki...

Fatmacım çok sağol canım.. Sinangil'in mail adresine blogunda paylaştığın ve Sinangil ürünlerinle yaptığın bir tarifinle blog adres linkini yollarsan sanıyorum gönderiyorlar. Yalnız bende diğer arkadaşlardan öğrenmiştim; herkese aynı ürünleri de yollamıyorlar, aynı ölçüde de göndermiyorlar. İlk gönderilenlere bayağı fazla ürün gönderilmiş mesela... Yine de yaptıkları çok güzel bir şey, insanı mutlu ediyor. Sen de dediğim gibi başvur tatlım. Sevgilerimle...

Ballı Cimcime dedi ki...

Sağol canım, eğlendirici bir gündü gerçekten:))