11 Şubat 2010 Perşembe

Dost...


Dostluk; dost dediğiniz en değer verdiğiniz kişinin her şeyini tüm ayrıntılarıyla bilmenizi gerektirmez, kendinizle ilgili de ayrıntı vermeniz demek değildir.

Dostum dediğiniz en değer verdiğinizdir, sevincinizi hüznünüzü en iyi paylaştığınız kişidir.

Her gün birkaç defa aranılan ya da haftada birkaç sefer aranılan da değildir dost. Belki uzun bir süre aramazsınız o da sizi aramaz, hiç beklemediğiniz zamanda arayıp dertleşmek istediğinde ya da siz onun beklemediği bir anda arayıp hatır sormak dertleşmek istediğinizde içtenlikle cevap verebilen dinleyen hüznüne ya da sevincine ortak olup yol göstermeye çalışandır Dost.

Dostluk; yardıma ihtiyaç duyulduğunda ilk koşan kişi olmayı gerektirir. Siz o ilk kişilerden misiniz? Sizin yardımıza koşan ilk kimdir? Her durumda hesapsız yanında olabilmek… Dostluk budur işte…

Sözün özü;

Kötü gün kapınızı çaldığında sizinle birlikte kapıya bakabilendir DOST….

Hiç yorum yok: